Yaş aldıkça ya da bazı hasarlar nedeniyle cildiniz pürüzsüzlüğünü kaybedebilir. Bazı bölgelerde kırışıklıklar ortaya çıkabilir. Yaşanan bazı pigmentasyon sorunlarından dolayı cilt üzerindeki lekelerde artış gözlenebilir. Ayrıca teninizdeki renk tonlarında da eşitsizlik meydana gelebilir. Bunlar gibi yaşanan pek çok cilt probleminin, kişileri oldukça olumsuz yönde etkilediğini söylemek mümkün. Kadın-erkek, genç-yaşlı demeden tüm bireylerin ortak bir problemi hâline gelen cilt problemleri konusunda özellikle lekeler hakkında birçok şey merak ediliyor. Lekelerin neden oluştukları ve nasıl tedavi edildikleri hakkında akıllarda birtakım sorular yer ediyor. Gelin, sizlere bu konuda en çok merak edilen "Hiperpigmentasyon nedir ve nasıl tedavi edilir?” sorularını beş adımda açıklayalım.
Bilimde adı hiperpigmentasyon olarak geçen durum, insan vücudundaki bazı bölümlerin diğer bölümlere oranla daha koyu renklerde olması ya da bazı leke ve pürüzler şeklinde bilinir. Siz de bu durumu yaşayan kişilerden biri olabilirsiniz. Bu noktada öncelikle yaşadığınız durumun sebebini öğrenmeniz gerekir. Böylece yaşadığınız problemin çözümüne daha kolay ulaşabilirsiniz.
Hiperpigmentasyon, ciltte olması gerekenden daha fazla oranda biriken melanin sebebi ile meydana geliyor. Melanin pigmentinin cilde kahverengi bir ton kattığı biliniyor. Bunun yanı sıra hiperpigmentasyonun vücuda zararı bulunmuyor. Yine de hiperpigmentasyon nedeniyle ortaya çıkan leke problemlerini yaşayan kişiler, bu durum hakkında görsel açıdan rahatsızlık duyabiliyor.
Vücudun bazı bölümlerinde koyu renkli kahverengi renkler olarak görülen hiperpigmentasyonun yanı sıra bir de akne kaynaklı olan hiperpigmentasyon çeşidi bulunuyor. Bu tip hiperpigmentasyon kaynaklı sorunlar, hiçbir müdahale olmadan zaman içinde hafifleyebiliyor. Ancak hiperpigmentasyonun yaşanan pek çok örneği için aktif bileşenli tedaviler gerekiyor. Hiperpigmentasyon tedavisi bu şekilde sağlanıyor ve lekeler, büyük ölçüde ortadan kaldırılabiliyor.
Cilt sağlığını etkileyen ve cilde zarar verdiği bilinen birçok dış etmen bulunuyor. Bu etmenler, cilt üzerindeki iltihaplanmaları ile melanin üretimini, arttırıyor. Hamilelik, yaşanan sivilce sorunları sonrasında kalan yara izleri, güneş ışınlarına uzun süreler maruz kalma, hormonların dengesiz çalışması gibi maddeler; bu etmenler arasında gösteriliyor. Tüm bunlara sebep olan ortak şey, melanin üretiminde görülen bozukluğa işaret ediyor.
Melanin; beyaz, pembe, yeşil ve kahverengi gibi renklerin cilt yüzeyinin üzerinde belirmesinde büyük bir rol oynuyor. Vücuttaki melanin üretimi arttıkça lekeler daha fazla belirginleşiyor ve daha koyu renkler ile cildinizde yer etmeye başlıyor. Özellikle yaz aylarında güneşlendiğinizde, güneş ışınları cildinize derinlemesine nüfuz ediyor. Güneş ışınlarının cilde bu denli güçlü bir şekilde nüfuz etmesinden sonra ise bilimde melanojenez adı ile anılan bir durum oluşuyor. Böylece vücuttaki melanin üretimi giderek artış gösteriyor. Cildin dış yüzeyine doğru hareket etmeye başlayan melanin dolu hücreler, cildin dışarıdan görülen kısmında leke oluşumlarına sebep oluyor.
Hiperpigmentasyon, hayatınızın bir döneminde farklı problemlerden kaynaklanan çeşitli şekillerde karşınıza çıkabiliyor. Bunlardan biri, bilimde "melazma” adı verilen ve halk arasında hamilelik lekesi olarak bilinen düzensiz ve şekilsiz lekeler olarak karşınıza çıkıyor. Gebelikte hiperpigmentasyon örnekleri, sık sık yaşanılıyor ve özellikle güneşe maruz kalmış kısımlarda daha çok ortaya çıkıyor. Cinsiyet hormonları, kimi iç hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlar; bu lekelerin oluşumunda artışa sebep olabiliyor.
Bir diğer hiperpigmentasyon çeşidi, Postenflamatuvar Hiperpigmentasyon olarak kayıtlara geçiyor. Bu hastalık, cildin tahriş olması sonucunda oluşan düzensiz lekeler olarak biliniyor. Akne ve enfeksiyon, lazer tedavisi ve yaralanma gibi durumlar sonrasında oluşabiliyor. Kullanılan bazı kozmetik ürünlerden dolayı da kişiler, bu durumla baş etmek zorunda kalabiliyor.
Değinilmesi gereken başka bir hiperpigmentasyon çeşidi ise güneş lekeleri olarak biliniyor. Güneşe çok sık maruz kalan el, yüz, boyun ve omuz gibi bölgelerde daha çok görülen lekelerin; özellikle 50 yaş sonrasında artış gösterdiği söyleniyor.
Dirsek, koltuk altı ve özel bölge gibi bölümlerde oluşan hassasiyet; farklı bir hiperpigmentasyon çeşidi olarak görülüyor. Kıyafetlerde kullanılan bazı kumaşlar da bu hiperpigmentasyon çeşidinin ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Hassasiyet yaratacak bir kumaş ile üretilmiş kıyafet ile cildin çok uzun süre temas etmesi sebebi ile bu durum meydana geliyor.
Görüldüğü gibi hiperpigmentasyon oluşumunu tetikleyen pek çok farklı çevresel sebep bulunuyor. Bu oluşumları yaşayıp hastalığın tedavisine yöneldiğinizde ise hiperpigmentasyon kremleri ile karşılaşabilirsiniz. Üretilen hiperpigmentasyon kremleri, hem hiperpigmentasyon sebebi ile oluşabilecek yeni sorunları önlemek hem daha önceki zamanlarda oluşmuş hasarların etkisini azaltmaya yardımcı oluyor.
Hiperpigmentasonun çeşitleri ve oluşum nedenleri incelendiğinde akıllara "hiperpigmentasyon nasıl geçer?” sorusu geliyor. Bu noktada oluşan hasarlar, farklı olduğu gibi tedavi süreçlerinde de farklı yöntemler karşınıza çıkıyor.
Ciltte zaman içinde oluşan koyu renkli tonlar ve güneş lekeleri tedavisi için mikrodermabrazyon işlemini uygulanması tercih edilebiliyor. Mikrodermabrazyon, alüminyum kristallerinin basınçlı bir sistem kullanılarak cilt yüzeyine uygulanması ve aynı anda geri alınması işlemi olarak biliniyor. Bu yöntem sayesinde cilt yenilenmesi gerçekleşiyor ve cildin altında yenilenen dokunun cilt yüzeyine hızlıca ulaşımı hedefleniyor.
Bir başka tedavi yöntemi olarak kimyasal peelingler öneriliyor. Kimyasal peeling etkisi yaratan ve düzenli kullanım sonucunda büyük ölçüde verim alınan ürünler arasında glikolik asit, salisilik asit ve TCA gibi ürünler yer alıyor. Bunlar, derin pigmentli koyu lekelerin giderilmesi için tercih ediliyor. Eğer bu problemleri yaşayan biriyseniz ve tedavi sürecinize kimyasal peelingler ile devam edecekseniz bahsedilen bu asitleri kullanmadan önce mutlaka bir dermatolog ile görüşmelisiniz. Bu sayede cilt tipinize ve cildinizdeki hasarın yoğunluğuna göre bir uzman yardımı ile kullanmanız gereken ürünlere yönelebilirsiniz. Bahsedilen asitler, bir uzman yardımı ile kullanılmadığında hassas ciltlerde daha büyük etkilere yol açabiliyor. Bu yüzden güneş kremi kullanımına dikkat edilerek uzman doktorunuzun önerdiği doz ve türdeki kimyasal peelinglere yönelmeniz tavsiye ediliyor.
Diğer tedavi seçeneklerinden biri ise aktif bileşenler içeren niasinamid ve arbutin gibi içerikler oluyor. Yine uzman bir dermatolog kontrolünde düzenli kullanım sağlanan bu içerikler, büyük ölçüde olumlu geri dönüş almanızı sağlıyor. Bu ürünleri kullanırken beraberinde güneş kremi kullanımını da mutlaka düzenli olarak sürdürmelisiniz. Aynı zamanda bu süreçte sabırlı olmanız bir diğer önemli nokta. Uzun vadede cildiniz aldığı birçok hasar ile meydana gelen hiperpigmentasyon leke ve enfeksiyonlar, zamanla cilt sağlığınızı korumaya yönelik uygun ürünleri bir uzman yardımı ile kullandığınızda ve güneş kremi kullanımınızı ihmal etmediğinizde azalacağını söylemek mümkün.
Hiperpigmentasyon ile ilgili problemler, birçok farklı sebep ile ortaya çıkıyor. Bu nedenle hayatınızın bir döneminde hiperpigmentasyon çeşitlerinden biri ile uğraşmanız olası görünüyor. Ancak cildinizin temizliğine, sağlıklı rutinine ve nemlendirmesine dikkat etmeniz durumunda hiperpigmentasyon oluşumu ve sonucundaki etkileri oldukça aşağıya çekilebilir. Bu dönemde en önemli olan şey ise hiperpigmentasyon güneş kremi kullanımınız olmalıdır.
Cilde uzun vadede en çok zarar şeylerden biri ve en önemlisi, güneşten gelen UV ışınlarıdır. Cildiniz tek başına bu ışınlarla savaşamayacağı için onu mutlaka cilt tipinize uygun bir güneş kremi ile desteklemelisiniz. Böylece hiperpigmentasyon olasılığını en aza indirebilirsiniz.