Nesillerdir Çinli kadınlar, hayvan ve balıklarda dokuları birbirine bağlamış olan bir protein kolajenini adeta bir gençlik kaynağı olarak görmüşler. Bu doğrultuda gerek solmuş olan bir cildi canlandırmak, gerekse yaşlanan eklemlerini korumak amacı ile köpek balığı yüzgeci, domuz ayağı ve eşek derisi gibi yiyecekleri rutin anlamda tükettikleri biliniyor.
ABD’ de kolajenin en fazla 1980'li yıllar itibariyle hem çizgileri yumuşatabilmek hem de dudakları dolgunlaştırmak adına pahalı olan, aynı zamanda da kolay enjekte edilebilir dolgu maddesi olarak tarihe geçtiği biliniyor. Fakat son zamanlarda, şirketlerin kolajen takviyesi amacı ile çok daha iştah açıcı yolları buldukları da aşikar. Bu iştah açıcı kolajen takviyeleri ise kısaca şunlardır;
Yutması çok daha kolay olan kapsüller yenilebilir tarzda olup, şimdilik popüler olmayı başarmış durumda. Kourtney Kardashian gibi adeta güne sıcak bir kolajen içeceği ile başlayan ünlülerin, Instagram paylaşımları ile birlikte konuyu daha da popüler bir gündeme taşıdığı biliniyor. Kolajenin belli başlı faydaları ortaya çıkmaya ve yaygınlaşmaya başladıkça tıp çevresinde de kolajen takviyelerine karşı bir önyargı yıkılmış oldu. Bu denli önyargıları yıkan kolajenin faydaları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Pazar araştırma şirketi olan Nutrition Business Journal'a göre;
Fakat bu denli popüler olmasına rağmen, kolajenin tüketiciler tarafından ne kadar güvenli ve etkili olduğuna dair soruların da gündeme geldiği görülüyor. Kolajenin kimileri için tıbbın pek çok alanı dahil her alanda en çok ümit vaat etmiş olan ilk 3 ürün arasında yer aldığı da kaynaklarda yer alan bilgiler arasında.
"Kolajen nedir?” araştırmanızda kısaca; glutamin, hidroksiprolin, glisin, prolin, alanin ve glutamin gibi amino asit sınıfında yer alan protein moleküllerinden meydana geldiğini bilmenizde fayda var. Bağ dokularının ana proteini konumunda olan Kolajen, aynı zamanda tüm protein grubunda yer alan besinlerin de %30’luk bir dilimini oluşturuyor.
Kolajenin genel anlamda adeta bedeni bir arada tutan yapıştırıcı görevi görürken, vücudun da çatısı olarak adlandırıldığı söylenebilir. Kolajenin vücuda belli başlı faydaları;
Kolajen, vücudunuzda en fazla bulunan proteinlerden biri olup, deriden kemiklere, kaslardan da tendonlara hatta bağlara kadar vücudunuzdaki bağ dokularını adeta bir tutkal gibi yapıştırır. Bu protein türünün şişelenmiş formlarındaki yani sıvı kolajenler, genellikle hayvan kolajeninden yapılıyor. Kolajen sıvı türleri ise oldukça yüksek talep görüyor.
Kolajen cildinizin ortalama %80'ini oluştururken elastin adı verilen diğer bir proteinle de birlikte çalışıyor. Bu da cildinize elastik bir yapı kazandırıyor. Fakat yaşlandıkça vücutta doğal olarak kolajen üretimini minimum seviyede salgılanır. Kolajen, bir anlamda "cilt yüzeyindeki protein ipleri" olarak da tanımlanabilir. Örneğin şu şekilde de düşünebilirsiniz: genç kaldığınız zaman yüzünüz tıpkı bir gergin halat gibi kalırken, yaşlandığınızda yüzünüz zamanla gergin halatın yerini uçları yıpranmış ve gevşemiş bir halata bırakır. Aslında vücudunuz, kaybetmiş olduğunuz kolajeni, parçalandığı kadar kolaylıkla yenileyemez hale gelir.
Takviyelerin içerisindeki ajen peptitler, bir diğer adı ile "hidrolize kolajen” farklı yapıda oluyor. Kolajen ile aynı tür amino asit grubundan yapılmasına rağmen vücudunuz tarafından çok daha kolay bir şekilde emilirler. Bunun sebebi ise, kollajenden oldukça daha kısa bir amino asit zincirlerinden meydana gelmeleri ve onların kan dolaşımınıza çok daha kolay uyum sağlayıp emilebilmeleridir.
Kolajen, vücudunuzun hemen her yerine dağılmış halde bulunan bir protein türü olma özelliği taşıyor. İnsan organizmasında yer almış olan proteinlerin ortalama 1/3’ünü içeren bu bileşen, işlevsel ve yapısal pek çok fonksiyona destek olma görevi gösterirken, aynı zamanda çok da önemli bir görev üstleniyor. Kimyasal yapısı içerisinde üçlü sarmal zincirlerinden meydana gelmiş olan pek çok amino asit bulunuyor. Bunlar arasında en fazla oranda yer almış olan amino asitler;
Vücudunuz üzerinde etkinlik göstermiş olan en az 16 adet farklı kolajen çeşidinin olduğu düşünülüyor. Bunlar arasında en fazla bilinen ve yaygın olan kolajen tipleri ise 1, 2, 3 ve 4 tipleri... Bunların içinden ilk 3 kolajen tipleri de vücutta en önemli rolleri üstlenmiş olan çeşitler olarak takviye üretimi esnasında tercih ediliyor. En fazla kolajen tipleri sınıflandırmasında ve insan metabolizması esnasında nerede yer aldıklarını aşağıda yer alan hususlar dahilinde incelemek mümkün; işte kolajen çeşitleri;
Kolajen Tip 1: İlk sırada yer alan kolajen tip 1, vücudunuzda yer alan bütün kolajenlerin, ortalama %90’ını oluşturuyor. Aynı zamanda en sık bulunan kolajen çeşidi olma özelliği taşıyor. Birbirleriyle çok sıkı bir şekilde paketlenmiş olan liflerden meydana gelirken, en fazla kemik, deri, bağ dokusu, kıkırdak, dişler ve tendonlarda yer alıyor. Tip 1 Kolajen, vücudunuzda doğal olarak da üretiliyor. Gıdalar yolu ile alınabilecek olan en önemli kaynağı, balık oluşturmasına karşın bu tipi elde etmek için minimum oranda sığır kolajeni de yer alıyor.
Kolajen Tip 2: Kolajen tip 1’e kıyasla çok daha gevşek bağlar ile bağlı olmuş olan liflerin meydana getirdiği bu tip, daha fazla kıkırdak doku ve eklem yüzeylerinin yapısında yoğunlaştığını söylemek gerekiyor. Bununla birlikte, gözün retina kısmında yer alan Tip 2 kolajen, Sığır veya tavuk kolajeninden elde ediliyor. Kıkırdaklarda yer alan kolajenin ortalama %80 oranını oluştururken, kıkırdak proteinlerinin ise ortalama yarısını meydana getiriyor.
Kolajen Tip 3: Tip 1 kolajen ile birlikte yer alan ve onun yapısına katılmış olan bir kolajen türü olma özelliği taşıyor. Destekleyici bir görev gören bu kolajen türü, vücudunuzda kıkırdak, bağırsak duvarları, kemik iliği ve kas sisteminde ise yoğun miktarlarda yer alır. Bu tip de elde edilirken aynı zamanda balık kolajeni kullanılıyor. Birbirlerini desteklemiş olan tip 1 ve tip 3 kolajenleri, takviye üretimi sırasında genelde beraber kullanılır.
Kolajenin vücudunuz üzerinde olumlu yönden pek çok katkısı bulunur. Kolajen faydaları kullanım alanlarına göre şu şekilde kısaca özetlenebilir;
Peki kolajen nasıl kullanılır? Kolajen takviyeleri genel olarak 30'lu yaş sonrasında, bireyin ihtiyacı ve gereksinimi doğrultusunda öneriliyor. 30 ile 50 yaş aralığında ise yılda 2 defa olmak üzere 3'er aylık kürler şeklinde, 60 yaş üzeri aralığındaki bireylere ise yılda 3 defa olmak üzere 3 aylık kürleri ile tavsiye ediliyor. Sizler de kolajen takviyesi içeren ürünleri kolaylıkla tedarik edebilirsiniz.