Ağız sağlığı ve genel vücut sağlığı, birbiriyle tamamen bağlantılıdır. Ağız boşluğu, çok sayıda mikroorganizmayı içinde barındırır. Bu organizmalar, insanlardaki bazı kronik hastalıkların oluşumuna ve var olan hastalıkların da ilerlemesine neden olur. Bu sebeple ağız ve diş sağlığının sağlam bir vücut üzerinde önemli olduğu söylenir. Ağız-diş sağlığını korumak ve ağız boşluğundaki zararlı mikroorganizmaların kontrol altında tutulması, kronik hastalıkların da önlenmesini sağlayabilir.
Oil pulling, 5000 yıl öncesinden beri hayatımızda olan ve Hindistan’ın en eski kültürlerine dayanan Ayurveda isimli bir arınma metoduna dahil bir doğal şifa yöntemidir. Ayurveda, insanlığın her yönden şifa bulup zinde kalmasını sağlamaya yardımcı olan bilgelikler bütünü olarak tanımlanır.
Dünya’da oil pulling olarak adlandırılan yöntem, Türkiye’de yağ çekme olarak adlandırılıyor. Binlerce yıl öncesine dayanan bu gelenek, bazı Güney Asya ülkelerinde de hâlâ kullanılıyor. Eski zamanlardaki gibi günümüzde de işlem sırasında bitki ağırlıklı ürünler ya da bitkisel yağlardan faydalanılmaya devam ediliyor.
Çok merak edilen "Oil pulling nedir?” sorusu, "Faydalı yağların ağızda belli bir süre çalkalanması.” şeklinde yanıtlanabilir. Yağ çekme sayesinde gece boyunca ağızda oluşan mikroorganizmalar ve toksik kimyasallar, vücuda karışmadan uzaklaştırılır. Bu sayede vücudunuzda detoks etkisi meydana gelir.
Oil pulling, günün ilk saatlerinde ve mümkünse yeni uyandığınız vakitlerde yapılmalıdır. Kahvaltıdan önce ve aç karna ağıza alınan bir miktar yağ, 15-20 dakika boyunca çalkalanmak suretiyle dolandırılır. Tüm dişlerin, yanak ve dudak içlerinin aralarında dolaşan yağ, çalkalama işlemi sonrasında pek de akışkan olmayan süt beyazı bir renk alır. Bu süre sonunda yağ, tükürülerek ağızdan uzaklaştırılır ve ağız ılık su ile yıkanır. İsterseniz bu aşamada yağı bir mendile tükürebilirsiniz. Bu sayede yağın lavabo üzerinde veya giderlerde donarak bakteri üretmesinin önüne geçebilirsiniz.
Bu işlem için ideal zaman, yukarıda da belirtildiği gibi sabahın ilk saatleri ve kahvaltıdan öncedir. Ağza herhangi bir lokma atılmadan ve dişler fırçalanmadan önce yapılması makbuldür. Çalkalanan yağı kesinlikle yutmadan tükürmelisiniz. Bu sayede ağızda gece boyunca biriken mikroorganizmalar, yediklerinizle birlikte vücudunuza karışmaz.
İşlem, oturarak ve çene yukarıdayken en iyi şekilde yapılır. Bu sayede yağ, en derin noktalara dahi ulaşır. Bu sırada yağın genzinize kaçmamasına dikkat etmelisiniz. Eğer işlem sonrasında yanaklarınızda ve çenenizde ağrı hissediyorsanız kaslarınızda fazla asitlenme söz konusu olabilir. Bir diğer ihtimal ise çalkalamayı çok hızlı yapmış olmanızdır. Bir sonraki gün daha yavaş çalkalama hareketleri yaparak bu ağrının önüne geçebilirsiniz, her zaman doktorunuza danışmakta da fayda vardır.
Oil pulling, ağzınızda olabilecek yaraları iyileştirmek ve ağız temizliğini sağlayabilmek adına tercih edebileceğiniz harika bir yöntemdir. Oil pulling ile ağız temizliğinizi yaparken bir yandan başka işlerle ilgilenebilir ya da tamamen ağzınıza odaklanarak meditatif bir deneyim de yaşayabilirsiniz.
Oil pullingin faydaları; sadece ağız için değil, aynı zamanda dolaylı yoldan tüm vücut sağlığı için de geçerlidir. Oil pulling; diş etlerine, baş ağrısına ve alerjiye kadar pek çok sağlık sorunuyla baş etmede yardımcınız olacak şifalı bir yöntemdir. İşte, en bilinen faydaları:
Eski zamanlarda oil pulling yaparken kullanılan yağların evde kolay bulunan yağlar olmasına özen gösterilirdi. O zamandan bu zamana gelen ve geleneksel olarak kullanılan yağlar şu şekilde sıralanabilir:
Bu yağlar arasından en çok tercih edilen yağ, Hindistan cevizi yağıdır. Hindistan cevizi yağı; yağ asitleri, vitaminler ve mineraller açısından diğer yağlara göre çok daha zengin olmakla birlikte katı formu ve hoş tadı dolayısıyla daha kolay uygulama imkânı sağladığından tercih edilir.
Tüm bunların yanı sıra Hindistan cevizi yağı, oil pulling için biçilmiş kaftan diyebiliriz. Yüksek sabunlaşma endeksine sahip Hindistan cevizi yağı, tükürükte bulunan alkalilerle tepkimeye girerek plak oluşumunu ve birikimini azaltır. İçeriğinde temizleme etkisine sahip olduğu bilinen laurik asit vardır. Bu asit, aynı zamanda mikroplar üzerinde de etkili olduğu için diş çürüğünden korunmada ve ağız sağlığını korumada oldukça faydalıdır.
Oil pulling, kullanılan yağların doğallığı ve işlemin zararsız oluşu sebebiyle her gün yapmaya uygundur. Fakat 30-40 gün boyunca hiç terk etmeden yapmanız önerilmektedir. Her gün sabahları kalktığınızda yağ çekme işlemini tekrarlayabilirsiniz. Eğer yağ çekerken zamanın geçmediğini düşünen biriyseniz oil pullingin rutinlerinize engel olmadığını bilmelisiniz. Bir yandan yağ çekerken bir yandan kahvaltı hazırlayabilir, sosyal medyada gezebilir ya da gazetenizi okuyabilirsiniz. Ağzını çalkalamanızın ardından da gününüze devam edebilirsiniz.
Çok basit bir işlem olmasının yanında oil pullingin bazı dikkat edilmesi noktaları bulunur:
Oil pulling konusunda Hollanda’da araştırmalar yapan Dr. Frey’in, "Uygulama sırasında bazı bünyelerde kısa süreli yan etki de görüldü. Bunlar halsizlik, cilt kaşıntısı, balgamın artması, ishal veya kabızlık gibi şikâyetler… Yöntemin pozitif etkisine bakıldığında bu geçici rahatsızlıklar, herkes tarafından seve seve kabul edilir. Hem uygun hem basit bir işlem ve %80 gibi müthiş bir başarı oranı mevcut. Kronik rahatsızlıklarda mutlaka uygulanmalı.” şeklinde açıklama yaptığı biliniyor.
Ten sağlığı her dönem önemini korumuştur. Dönemlere göre güzellik anlayışı değişse de cilt sağlığı ve güzelliği için daima benzer fikirler mevcut olmuştur. Tenin doğal bir ışıltıya, pürüzsüzlüğe ve kusursuzluğa erişmesi için geçmişten günümüze pek çok yöntem kullanılmıştır.
Kolajen, cildin elastikiyetini ve sıkılığını koruyan, cilt yapısının temel taşlarından biri olan bir proteindir. Zamanla, vücuttaki kolajen üretimi azalır ve bu durum ciltte kırışıklıkların, sarkmaların ve kurulukların oluşmasına neden olabilir. Bu noktada devreye giren kolajen serum, cildin kolajen seviyelerini destekleyerek daha genç, sıkı ve sağlıklı bir görünüm kazanmasına yardımcı olur.
Güzellik kavramı her dönem olduğu gibi günümüzde de önemini korumayı sürdürür. Özellikle Asya kıtasında yaşamını sürdüren kadınlar cilt bakımı konusunda oldukça hassastır. Pürüzsüz ve canlı bir ten onlar için son derece kıymetlidir.
Yüzyıllardır süregelen cilt bakımında bugüne dek pek çok farklı ürün kullanımına başvurulmuştur. Her ne kadar güzellik algısı zaman içinde değişse de cilt pürüzsüzlüğü, sağlığı ve canlılığı önemini korumaya devam eder.
Sağlık denince akla genel vücut sıhhati gelse de dış faktörlerin bertaraf edilmesinde yardım sağlayan derinin sağlığını korumak da çok mühimdir.
Retinol, A vitamininin bir türevi olup cilt yenilenmesini hızlandıran, yaşlanma belirtilerini azaltan ve cilt dokusunu iyileştiren güçlü bir aktif bileşendir. Dermatologlar tarafından sıkça önerilen bu içerik; akne tedavisi, kırışıklıkların giderilmesi ve cilt tonunun eşitlenmesi gibi birçok cilt sorununun çözümünde önemli bir rol oynar.
Hyaluronik asit, vücutta doğal olarak bulunan ve özellikle ciltte, eklem sıvılarında ve gözlerde yoğun şekilde yer alan bir bileşendir . Cildin nem dengesini korumada ve esnekliğini sağlamada önemli bir rol oynayan bu madde, su tutma kapasitesinin yüksek olması sayesinde cilt bakımında sıkça tercih edilir.
Niacinamide, B3 vitamininin aktif bir formu olup cilt sağlığını destekleyen güçlü bir bileşendir. Cilt bariyerini güçlendirmekten akne ve leke görünümünü azaltmaya kadar birçok fayda sunan niacinamide, günümüzde en popüler cilt bakım içeriklerinden biri haline gelmiştir.
